Bazı seyahatler ansızın gelir, aklında hiçbir bilgi olmadan, ön araştırma yapamadan kendini bulutların üzerinde buluverirsin. Bolonya gezisi benim için tam olarak böyle başladı. Sevgili eşimden “Ben bir toplantı için Bolonya’ya gidiyorum, gelir misin?” teklifinin gelmesiyle bavulumun hazır olması arasında sadece 2 saat geçti sanırım.
Bazen çok şey beklediğiniz yerlerden büyük bir hayal kırıklığıyla bazen de hiçbir şey beklemediğiniz hatta azıcık gönülsüz gittiğiniz yerlerden bir ömürlük hatıralarla dönebiliyorsunuz. Benim Bolonya seyahatim, neredeyse yok denecek kadar az bilgiyle yola çıkmış olsam da, “ne de olsa bir İtalyan şehri, ne kadar kötü olabilir ki?” düşüncesine sahip olduğumdan tam olarak beklentilerimi karşılamadı.
Eşim bazen benimle dalga geçer: “Nazlı’cığım senin de beğenmediğin yer yok” der. Pek de haksız sayılmaz. Çünkü seyahat etmek, daha önce hiç görmediğim bir ülkeyi, havasını hiç koklamadığım bir kenti ziyaret etmek, dilini bilmediğim insanlarla tanışmak, hiç tatmadığım yemekleri yemek benim için başlı başına bir keyif! Yeni olan her şeye duyduğum heyecan beraberinde beğeniyi de getiriyor sanırım. İşte içimdeki bu hevesli gezgine rağmen gittiğim yerler beni hayal kırıklığına uğrattığında biraz moral bozukluğu yaşayabiliyorum.
Fakat Bolonya’yla ilgili paylaşımlarımdan sonra benimle tamamen zıt şeyler deneyimlemiş kişilerden epeyce yorum aldım. Örneğin, benim gittiğim tarihte şehir tıka basa doluydu. Gerçekten uzun zamandır bu kadar kalabalık bir yerde bulunmamıştım ve bu insan seli beni en çok rahatsız eden şey oldu. Fakat “biz gittiğimizde kimsecikler yoktu” diyenler de oldu.
Dolayısıyla, siz yine de beni dinlemeyin, kendi anılarınızı kendiniz yaratın diyerek Bolonya yazısına başlıyorum. Canlı canlı şehri görmek isterseniz ise sizi nazliozgur isimli Instagram sayfamda izleyebileceğiniz Bolonya hikayelerine davet ediyorum.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Bolonya Nerede?
Kızıl şehir lakaplı Bolonya İtalya’nın kuzeyinde yer alıyor ve Emilia Romagna Bölgesi’nin başkenti olarak biliniyor. İtalya’nın en ünlü şehirleri Floransa, Roma ve Milano’ya yakın bir şehir olduğunu söyleyebilirim.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Bolonya Gezisine Kaç Gün Yeter?
Bolonya’yı gezmek için iki tam gün yeter diyebilirim. Ancak benim gibi kalabalık bir döneme denk gelirseniz seyahatinizi üç güne çıkarmanız daha ideal olacaktır. Çünkü hemen hemen her rehberde okuyacağınız yerlere girebilmek için oldukça uzun bir süre sırada beklemeniz gerekecek. Haliyle biraz yorulacak, güzel bir İtalyan kahvesiyle soluklanmak, leziz bir yemekle enerji depolamak isteyeceksiniz. Koştura koştura gezince seyahatin tadı da biraz kaçabilir.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Bolonya Tarihi
2000 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Bolonya’nın bilinen 3 farklı lakabı var.
La Dotta “bilgili” anlamına geliyor ve bu isim şehrin dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan Bolonya Üniversitesi’ne ev sahipliği yapmasından kaynaklanıyor. Gerçekten de Bolonya tam bir öğrenci şehri. Bu nedenle, hayatın hiç durmadığı, gece gündüz kalabalık meydanlar ve kafelerle dolu, hemen hemen herkesin bisiklet kullandığı, neşeli bir şehir.
La Grassa “şişman” demek ve bu ismin leziz Bolonya mutfağından geldiğini kolaylıkla anlayabiliyoruz.
Son olarak, La Rossa Türkçe kızıl anlamına geliyor. Bolonya kıpkırmızı bir şehir. Uçak inerken pencereden aşağıya bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tüm şehri çevreleyen ve 40 kilometre uzunluğundaki revakların yanı sıra ortaçağ mimarisinin en güzel örneklerine sahip binalar da hem çatılarıyla hem de dış cepheleriyle kırmızı ve turuncu renklerde.
Ancak La Rossa adının şehirde yaşayanların ağırlıklı olarak komünist siyasi görüşe sahip olmalarından da kaynaklandığına yönelik bir efsane var.
Şehri gezerken bu 3 unsurun Bolonya kültürüne ne denli nüfuz ettiğini ve günlük hayatı nasıl etkilediğini hemen fark edeceksiniz.
Bolonya Konaklama
Bolonya gezisi planlamasında bana göre dikkat edilmesi gereken en önemli konuların başında konaklama geliyor. Bolonya ulaşım konusunda biraz zor bir şehir. Toplu taşıma sadece otobüslerden ibaret. Gezdiğiniz başka Avrupa şehirlerindeki gibi metro yok.
Bu nedenle, inanılmaz bir taksi sırası sorunu var. Özellikle de seyahatiniz hafta sonuna denk geliyorsa ve gece geç saatlere kadar sokaklarda olmayı planlıyorsanız, otelinize dönmek için yaklaşık bir saat taksi beklemek zorunda kalabilirsiniz.
Tüm bu nedenlerden dolayı, kesinlikle şehir merkezinde bir yerde kalmanızı öneririm. Bolonya şehir merkezindeki otellerin çok pahalı olduğunu söyleyenler oldu, dolayısıyla Airbnb de güzel bir alternatif olabilir. Zaten küçük bir şehir olduğu için her yere yürüyerek veya bisikletle gidebilirsiniz.
Bolonya Gezilecek Yerler
Tüm İtalyan şehirlerinde olduğu gibi, Bolonya’da da gezebileceğiniz pek çok tarihi yer, müze var. Ne de olsa İtalya demek tarih demek, kültür demek, sanat demek!
Bolonya gezilecek yerler ile ilgili pek çok kaynak bulabilirsiniz. Ben size dikkat etmeniz gereken ve belki bazı kaynaklarda bulamayacağınız noktaları aktarmak istiyorum.
Piazza Maggiore
Bolonya gezisinin başlangıç noktası ve şehrin kalbi işte bu meydan. 1200 yılında kilise ve evler kamulaştırılarak bu meydanın yapımına başlanmış.
Bolonya’nın en ünlü tarihi yerleri de bu meydanın çevresinde sıralanmış durumda. Her an kalabalık, pek çok gösteri, zaman zaman protesto etkinlikleri var. Meydanın dört bir yanından şehrin iç kısmına girebileceğiniz büyük kemerler göreceksiniz. Nereden başlarsanız başlayın, ne kadar yürürseniz yürüyün yine Piazza Maggiore’ye çıkacak ve şehrin ne kadar küçük olduğunu işte o an anlayacaksınız.
Garisenda ve Assinelli Kuleleri
Bolonya “kuleler şehri” olarak da biliniyor. Eskiden şehrin en zengin aileleri bir güç gösterisi olarak soyadlarını temsil eden bir kule diktirirmiş ve bir kule ne kadar uzunsa o aile o kadar zengin demekmiş. Şehirde eskiden yaklaşık 200 kule olduğu ve çoğunun depremlerle yıkıldığı söyleniyor. Bildiğiniz gibi, İtalya yamuk kuleleriyle ünlü bir ülke, o yüzden bu kulelerin yıkılmış olmasına şaşırmamak gerek.
Günümüzde hala ayakta olan 21 kuleden en ünlüleri Asinelli ve Garisenda isimli kuleler. Haritanızı açtığınızda şehir merkezinde “2 Towers” isimli bir semt göreceksiniz. İşte bu iki kule 2 Towers semtine adını veren kuleler. Dilerseniz Asinelli kulesinin 498 basamağına tırmanarak panoramik bir şehir manzarası görebilirsiniz. Ben ne o sıraya girmek istedim ne de bu sportif aktiviteyi göze alabildim!
Kuleye giriş ücreti 3 Euro.
Bolonya Belediye Sarayı
İçini gezemediğim için çok üzüldüğüm ama dışındaki Papa heykeliyle beni tam anlamıyla büyüleyen bu saray eskiden şehir meclisiymiş. 1336 yılından beri ayakta olan ve şu anda müze olarak kullanılan binada 13. ve 19. yüzyıllardan kalma resim, heykel ve özel eşyalar sergileniyormuş. Sanatla iç içeyseniz bence kaçırmayın.
Neptün Çeşmesi
Tarihi 16. yüzyıla dayanan bu çeşmenin yapımını Papa emretmiş ve makamının sembolü olarak tasarlanmasını istemiş. Heykeltıraş Giambologna işine fazla karışıldığını düşününce Papa’ya ufak bir şaka yapmış. Salaborsa’nın merdivenlerinden heykele baktığınızda sizi küçük bir sürpriz bekliyor olacak. Adı üzerinde sürpriz, ben anlatmayayım kendiniz görün.
San Petrino Bazilikası
Piazza Maggiore’nin en görkemli binası bu bazilika. Dünyanın en büyük 15. kilisesi olmasıyla bilinen bu bazilikada dikkatinizi ilk çekecek şey ilginç mimarisi olacak. Bir zamanlar dünyanın en büyük kilisesi olması niyetiyle yapımına başlanmış ancak Vatikan bunu duyunca San Pietro’dan daha büyük olmasını önlemek için inşaatını durdurmuş. Bu yüzden ön cephesinin sadece yarısı mermerle kaplanabilmiş ve ortaya tuhaf bir görüntü çıkmış. Girişi ücretsiz ve içi oldukça ihtişamlı. Ayrıca 3 Euro karşılığında bağış yaparak terasına çıkabilir ve Asinelli’ye yaya olarak tırmanmaktansa çok daha güzel bir manzarayı yorulmadan görebilirsiniz.
Bolonya Üniversitesi
1088 yılında kurulan, Dante’nin ve Erasmus’un de öğrencisi olduğu Bolonya Üniversitesi’ni mutlaka gezmenizi öneririm. Upuzun bir sokak sadece üniversiteye ait.
İçinde kafeler, kütüphaneler ve gençlik dolu bir hayat var.
İnsan bir an gençleştiğini hissediyor, neden öğrenciyken Erasmus yapmadım ki diye üzülebiliyor.
Bolonya Yeme İçme Rehberi
Bir şehri doyasıya yaşadım diyebilmek için o şehrin hem gözünüzü hem de midenizi doyurması gerekir. Konu İtalya olunca kötü yemek yemek olsa olsa şanssızlıktır. Bolonya’ya gidince birkaç kilo almayı gözden çıkarmak şart.
Bolonya seyahatinize ekstra keyif katacak mekanları Bolonya yeme-içme rehberinde topladım çünkü bu üzerine düşünülüp planlanması gereken başlı başına bir konu.
Şimdiden iyi seyahatler ve afiyetler diliyorum!