Karadağ’ın başkenti Podgorica hakkında çok az şey yazılmış, kimilerine göre küçük ve sıkıcı, bence sakin ama huzurlu bir şehir. Aslında bir şehirden ne aradığınıza göre yorumunuz değişecektir.
Genç ve bekarsanız, tempolu bir hayat seviyorsanız, aktivite kelebeğiyseniz ve henüz hiç çevreniz yoksa sıkılmanız kaçınılmaz olacaktır. Ancak evli ve çocukluysanız, iş yatırımı yapabilecek maddi gücünüz varsa ve girişkenseniz sıcakkanlı Karadağlılar ile kolaylıkla arkadaşlık kurabilir, bir çevre edinebilir, güvenli ve hepsinden önemlisi medeni bir şehirde yaşamanın konforunu hissedebilirsiniz.
Açıkçası ben de Podgorica’ya gitmeden önce biraz tedirgindim. Bu şehir hakkında yazılmış çok az şey vardı ve bulabildiğim az sayıda kaynak çoğunlukla şehri kötüleyen cinsteydi. Yapacak hiçbir şey yok, başkent olmak için gerekli özelliklere sahip değil, çok sıkıcı gibi cümleler oldukça sıkça okuduğum yorumların başında geliyordu.
Kendi deneyimime dayanarak, bu yorumlara katılmadığımı söylemeliyim. Gerçekten küçücük ve kompakt ancak diğer yandan yaşaması çok kolay ve bir başkentten beklenmeyecek kadar ucuz bir şehir. Elbette Paris, İstanbul, Roma, Barselona gibi büyük ve kalabalık kentlerle karşılaştırmanız mümkün ve mantıklı değil. Ama kendi içerisinde çok düzenli ve rahat. Her şeyden önemlisi ise çok ama çok güvenli.
Podgorica’yı anlamak için Karadağlılar’ı anlamak gerekiyor.
Podgorica’ya gitmeden önce Karadağ’ı biraz araştırmak ve anlamak gerekiyor. Ben bu konuda uzunca bir yazı yazmıştım, göz atmanızı tavsiye ederim. Öncelikle, Karadağ’ın eski bir sosyalist ülke olduğunu unutmamak gerek. Bunun izleri günlük yaşantılarında ve sokaklarında hemen göze çarpıyor. Hırssız, telaşsız, sakin olmalarının ardında yatan en önemli etken bu olmalı.
Karadağlılar’ı tarif edecek tek bir kelime seçecek olsaydım “rahat” insanlar derdim. Örneğin, hangi restorana veya kafeye giderseniz gidin, ilk siparişinizi verdikten sonra masanıza bir daha garson gelmiyor. İlk başlarda sinir olduğum bu düzen daha sonra hoşuma gitmeye başladı.
Sürekli başınızda bekleyen ve boşalan tabağınızı, bardağınızı anında önünüzden alan bir insan olmaması insana huzur veriyormuş.
Ancak bu alışkanlık, özellikle Karadağ’da restoran veya kafe açmayı düşünenler için ülke hakkında önemli bir ipucu da barındırıyor. Açtığınız yerde sürekli bir sirkülasyon olacağını düşünüyorsanız yanılıyor olabilirsiniz. Bir kahve isteyip saatlerce masayı işgal eden insanlar olabilir ve bu konuda hiçbir şey yapamazsınız, ülkede gelenek bu şekilde.
Podgorica’da günlük hayatın en güzel yanı ulaşımın kolaylığı. Taksimetreler 1 Euro’dan açılıyor ve şehir içinde hemen hemen her yere 1.30 ila 1.80 Euro arasında bir ücretle varabiliyorsunuz. Ulaşım son derece ucuz ve araba fiyatları inanılmaz düşük olduğu için toplu taşıma yok denecek kadar az. Tek tük geçen otobüslerin de bomboş olduğunu görüyorsunuz.
Podgorica’ya gitmeden önce KlikTaxi uygulamasını akıllı telefonlarınıza yüklemenizi tavsiye ederim. Bu sayede nerede olursanız olun telefon etmek ve nasıl Karadağca konuşacağınızı dert etmek zorunda kalmadan istediğiniz yere taksi çağırabilirsiniz.
Trafik yok denecek kadar az. Bunun yanı sıra, şehir tıpkı Amsterdam gibi dümdüz ve bisiklet için oldukça ideal. Şehri bir uçtan diğer uca yürüyerek bile bitirmeniz mümkün.
Diğer yandan, ülkenin en gözde sahil şehirleri sadece 1-2 saat uzaklıkta. Dolayısıyla, herkes hafta sonu arabalarına atlayıp, denize girmek veya şehirden uzaklaşmak için Budva, Kotor, Tivat gibi şehirlere akın ediyor.
Özellikle yaz aylarında Cumartesi ve Pazar günleri hayalet şehirde yürüyormuş gibi hissedebilirsiniz. Tüm bunlar Podgorica’yı yaşanabilir bir şehir kılıyor.
Podgoricalılar özellikle İstanbul’da yaşayanların adapte olmakta zorlanacaklarını düşündüğüm bir tempoda yaşıyorlar. Bizdeki hız, stres, her şeyi bir an önce bitirme telaşını bu insanlarda bulamazsınız. Hatta karşınızdaki kişileri bu şekilde davranmaya zorlarsanız ilişkilerinizi zedeleyebilirsiniz. Podgorica’da saat 4 dediğinizde herkes ofislerinden çıkıyor. Şehrin dört bir yanında parklar yürüyüşe veya koşuya, çocuğunu dolaştırmaya çıkmış insanlarla doluyor.
Karadağlılar ile Türkler arasındaki en büyük benzerlik ise sosyallik. Yemek yemek, kahve içmek, alışveriş merkezlerinde dolaşmak onların da en sevdiği aktivitelerin başında geliyor.
Podgorica’nın Semtleri
City Kvart
City Kvart şehrin en popüler alışveriş merkezleri, en yeni restoranları ve diğer muhitlere kıyasla oldukça modern binalarıyla bugünlerde en gözde ve popüler bölge. Bunun en önemli nedeni arayabileceğiniz her şeyin elinizin altında olması. Tamamen organik ürünlerden oluşan bir menüye sahip kafelerden Türk restoranına, publardan kuaförlere her şey birkaç adım mesafede.
City Kvart’ın tam karşısında Podgorica’nın en büyük ve en yeni alışveriş merkezi Delta City bulunuyor. Burada Zara, Mango, Apple gibi bilinen markaların mağazalarının yanı sıra üst segment markaların satıldığı kocaman bir mağaza var. Tıpkı bizde olduğu gibi, 10:00-22:00 arasız hizmet veriyor.
Delta City’nin hemen yanında ise City Mall alışveriş merkezi bulunuyor. Bu alışveriş merkezinin teras katında her an tıklım tıklım dolu Terminal 4 isimli bir restoran var. Şehrin en popüler mekanlarından biri burası.
City Kvart’ta beni en çok şaşırtan şeylerden biri 24 saat açık bir süpermarket olması oldu. Gece 12’de kapısında kuyruk oluyor. İnsan epey şaşkınlık yaşıyor.
City Kvart’ta 1+1 evlerin kirası 250-300 ve 2+1 evlerin kirası 350-450 Euro arası değişiyor. Burası yatırım için de en çok değerlendirilen yerler arasında. Genellikle burada ev satın alıp, günlük veya uzun dönemli kiraya veriyorlar. Podgorica’da tanıştığım hemen hemen herkes burada oturuyor. Ben de kaldığım süre boyunca burada kiralık bir evde yaşadım ve hiçbir konuda zorluk çekmedim.
CentreVille
Podgorica’nın bir diğer popüler bölgesi CentreVille. Burası da aslında bir alışveriş merkezi, tek farkı açık hava olması.
İçerisinde yer alan Centreville Hotel’in restoranı iş toplantılarının en gözde yerlerinden biri. Gün içinde otelin içinde ve dışında yer alan restoranlarda bilgisayarını açmış çalışan veya hararetli hararetli konuşan insanlarla karşılaşıyorsunuz. Bu hal bana bazen İtalya’da olduğum hissini yaşatıyor. Podgorica’da bir toplantı yapacak olursanız, büyük bir ihtimalle davet edileceğiniz yer burası olacaktır.
Centreville Hotel şehirde konaklamak için de en iyi seçenek. Bunun yanı sıra, Hard Rock Cafe, İtalyan restoranları, spor salonu, sağlıklı ve organik ürünler bulabileceğiniz Bonella Market gibi şehrin en lüks mekanları burada yer alıyor.
Karadağlılar da organik ürünlere meraklılar. Bu nedenle, Bonella Market çok popüler bir yer. İş çıkışı saatlerinde marketin hemen yanındaki spor salonuna gelenler daha sonra burada taze sıkılmış meyve suyu içmeden evlerine dönmüyorlar. Yine CentreVille’de bulunan Elit Restaurant ise taptaze deniz ürünleri ve kadehi 3 ila 5 Euro arasında şampanyalarıyla bayılacağınız bir Restoran.
Podgorica’nın Eski Semtleri
Şehrin bir diğer önemli bölgesi eski şehrin sınırları içinde kalan Bokeška ve Njegoševa sokakları. Bu iki sokak yan yana restoran, kafe ve barlarla dolu. Benim favorilerim ise Culture Club, Bistro Loft ve Hotel Hemera.
Bu mekanlar gündüz saatlerinde kafe, akşam saatlerinde ise bar olarak hizmet veriyor. Her hafta mutlaka 1-2 etkinlik, konserler, canlı müzik, sohbet günleri oluyor ve o günlerde adım atacak yer olmuyor.
Ayrıca, Porto isimli restoran iç dekorasyonu ve hizmet-yemek kalitesiyle sizi bayağı şaşırtmaya aday.
Yani bence Podgorica söylenildiği kadar sıkıcı bir şehir değil. Gidecek güzel restoranlar ve kafeler var ancak sayıları kısıtlı.
Podgoricalılar
Biraz da Podgoricalılar’dan bahsedelim. Daha önce de dediğim gibi, genel olarak Karadağlılar rahat insanlar ancak Podgoricalılar’ı ülkenin geri kalanından ayıran birkaç özellik var.
Öncelikle ülkenin iş ve siyaset merkezi bu şehir. Dolayısıyla, tıpkı Ankara-İstanbul ayrımı gibi Podgrica ve ülkenin geri kalanı ayrımı yapabilirsiniz. Podgoricalı biriyle toplantı yapacağınız zaman söyleyeceklerinizi önceden planlayın. İnanılmaz fazla konuşuyorlar ve sürekli kendilerini anlatmak gibi bir huyları var. Toplantınız bitip de masadan kalkacağınız zaman hiç konuşmadığınızı ve aktarmak istediklerinize fırsat kalmadığını fark etmeniz mümkün.
Diğer yandan, son derece yardımseverler, herhangi bir ihtiyacınıza çözüm bulmak için adeta seferber oluyorlar. Kadınlar inanılmaz süslü ve bakımlı. Manikürsüz, pedikürsüz, bakımsız saçlara sahip bir kişi bile göremezsiniz. Topuklu ayakkabı ise vazgeçilmezleri.
Bir şehri kendiniz deneyimlemek başka şey, diğerlerinin deneyimleriyle yetinmek başka. Dolayısıyla, Podgorica’ya yerleşme gibi bir düşünceniz varsa bence mutlaka gidip kendiniz görün. Eminim sizin çok başka fikirleriniz olacaktır.